Pages

27 Şubat 2015 Cuma

Hepimiz

Hepimiz biraz ortak dertten dosttuk aslında
Hepimiz biraz acıdan kardeş
Hepimiz hayatında biraz eksik
Mutluluklarında biraz fazla
Hepimiz biraz muhtaçtık
Dosta
Eşe
Yoldaşa
Ve hepimiz biraz muhtacız sana, bana...

Yarım kalanlarla büyüyor insanoğlu
Gözler hep olmayanda
Hep arkada
Önümüzü görmüyoruz hiç
Hepimiz geleceğe biraz âma
Hepimiz yanımızdakilere biraz sağır
Hepimiz acıya kardeş
Biraz olgun
Biraz kimsesiz
Biraz aciz

Ve hepimiz biraz yalnızız kalabalıklarda...

23 Şubat 2015 Pazartesi

Ağlayamamak

Ağlamak mı zordu ağlatmak mı ?
Kendimi bildim bileli ağlamayı beceremeyen bir kulum.
İçinde volkanlar da patlasa
Dereler çağlayan olup da aksa
Yaş benim gözümde sadece birikmekle kalıp
Aşağıya taşmazdı.
Bir insanın şu hayatta başına gelen en berbat şeydir ağlayamamak.
Rahatlayıp hüznü dışarı atamamak...
Erkekler mi ağlamazdı
Yoksa en çok onlar mı ağlardı bilemedim hiç
Benim tek bildiğim ağlamakta,
Yemek kadar
Su kadar
Hava kadar
Aşk kadar ihtiyaç...
Bizim eksikliğimiz
Taşamayan volkanımız
İçimizi eriten
Her gün daha çok öldüren...
Lakin benim bu halimden daha kötü haller varmış.
Ağlayamadığın gibi ağlatan olmak...
O yaşların her damlasının sebebi olup
Her öfkesinde yer almak..
Her saniyesi hüzün, acı, keder
Ağlamadan, ağlayanı anlatamam ama
Bilirim.
Ağlatan olmak o volkanlarda yanmaktan daha beter.
Ölümün her darbesini alıp
Ölmemek
Acıyı daha da çok hissetmek
Ağlatan olmak eksik kalmak biraz
Biraz hissiz
Biraz yarım
Biraz ruhsuz kalmak.
Ağlatan olmak
Her damlada ölüp
Yeni gelenlerde bir daha ölmek
Ölüp ölüp dirilmek
Acıyı ta kaynağında tadıp lal olmak.

Ağlatan olmak aslında hepten yok olmak.

10 Şubat 2015 Salı

Sarılmak lazım

Gitmek lazım daha çok yere
Gitmek lazım daha uzaklara
Giderken de okumak lazım
Daha çok okuyup
Daha çok anlamak
Acıyı daha az tatmak
Mutluluğu kavramak kolundan,paçasından
Basit sebeplerden bile bıraktıklarımıza
Sarılmak lazım
Yakalamak bir köşesinden
Gitmemek için çabalamak lazım.
Kazımak lazım hayatın en derinini
En temelini
Mutluluğu gizledikleri yerden çıkarmak lazım.
Elimizdekilere sahip çıkmak
Değerini bilmek lazım
Yok etmemek lazım
Anları
Anıları
Yaşamak lazım hayatı
Gerektiği gibi,
Gerektiği yerden.
Var olmak lazım
Bir olmak
Bütün olmak için.
Yaşamak lazım,
Eldekilerle
Kıymetini,Değerini bilerek.
Mutlu olmak lazım,
Acıya,Derde,Kedere inat.
Gülmek lazım,

Hayata ve ona inat.

Beyaz Örtü

Arıyor insan;
Eskiyi eskimeyeni
Hep kalacakmış gibi tuttuğunu, 
Gitmeyeni... 
Eller ne kadar anlamsız 
Gitmek isteyeni zincirler bile tutamıyor...
Gitmek isteyen 
Büyük endamı ile son bakışı atıyor,
Acizliğine acıyor,
Sessizce gülüyor
Ve sana son acıyı yaşatmanın hazzı ile ilerliyor,
Sana kalacak olan günlerin kışına doğru.

Kar yağıyor artık senin şehrine
Hüzün yağıyor beyazlar da
Beyazlar masumiyeti örtmüyor artık
Beyazlar karanlık günleri daha da karartmaya geliyor.
Acıyla gelen karanlık günler
Ne garip değil mi gündüzler bile yok oldu artık
Güneş ısınma eyleminden başka işe yaramıyor.
Güneş sadece masumane bir bakış
Ve sen güneşini bile öldürürken sevginin
Ben çabalıyorum.
Ve sen giderken tüm güzelliğin ile
Ben hala gidişinde ki alaycı gülümsemeni
Tebessüm görüp
Dört elle sarılıyorum...
Sana
Senden kalana
Düne
Bugüne
Yarına...
Gelmeyecek kavuşmaya
Gidecekmiş gibi karanlığa
Gelecekmiş gibi aydınlığa...

9 Şubat 2015 Pazartesi

Git(me)sek

Gitmek için yapılan her eylemin daha çok getirdiğini bilemez insan
Rahatlamanın hissi kaç milisaniye?
Kendini avutmalar kaç günde son bulur?
Varlığı ile anlam kazanan ellerin,
Değerini kaybettiğinde
Kaç ton ağırlık yer yüreğin?
Gidişlerin gelişleri neler götürdü bizden?
Hangi hayalleri şakağından vurduk?
Hangi hayalleri canlı tutmak için uykulardan olduk
Rüyalarda görmek için kaç hatimler indi umutsuzca
Gidenin farkına varmak,


Kaç yıl çaldı ruhtan ?
Git dediğimiz saniye süren eylemin
Acısını ömürlere yaymayı nasıl başardık.
Alışılmışlığın bunaltısına değiyor muydu acaba
Nerede tüketmiştik yıllara bedel saniyeleri…
Arkasını döndüğünde mi başlamıştı her şey?
Yoksa ondan kalanlarda yok olunca mı?
Yanındakilere körlük moda mı Dünyada?
Gidenlere hasret baharlar neye yarıyor?
Üşümeye başlayan eller kaç ton ağırlık yüklüyor omuzlara?
Hayat ne kadar zorlaşıyor?
Uyku nerede?
Varlıkta ki acıyı arar olup
Kavuşmayı umutsuzca bekliyor insan.
Hatimler iniyor, yakarışlar
Hayaller giriyor dünyana
Rüyalar ne kadarda güzel…

8 Şubat 2015 Pazar

Biz Esir

Git demek geliyor bazen içimden
Git de kurtulayım dertten tasadan
Git de ne uykum yarım kalsın
Ne de yalnız başına kalan ben.
Gelişini dün gibi hala yaşıyorum anılarda
Sokaklar sen
Kaldırımlar ben
İnsanlar zaman


Geceler nede uzun
Ayrılık ne kadarda çekilmez
Zaman aşıklara ne kadarda düşman aslında
Saniyeler acıyla kardeş olalı kaç vakit geçti ?
Bizi bize getirtmeyenler ne çok…
Ne çok terk edilmişiz ufuklarda
Vakit ne çok ayrılık olmuş
Biz ne çok sevdalı
Sen sarıyorsun etrafı
Şiirler kelepçe bize
Şiirler bitmedikçe sen gidemezsin ya
Acı nede güzel dost kaldı bize.
Dost değil miydi doğruyu söyleyen
Acı en büyük dost…
Biz şiirlere esir
Biz sayfalarda tutsak
Gecelerin sokaklarında.
Biz Şiirler oldukça
Ben okudukça var da
Ya sen ?

6 Şubat 2015 Cuma

Mesafe

Mesafeler neden hep ayrılığın habercisiydi ? 
Özlemek katlanılamayacak kadar zor muydu ? 
Gideni beklemek yerine terk etmek nereden türemişti? 
Sorularla baş etmeye çalışıyor insan
Çocukluk aşkıyla araya giren mesafeler ilişkinin bitmesinin
habercisi oluyordu...
Başlamadan özlem
Kafada bitiyordu her şey.. 


Sabır insanoğlunun tozlu raflarında
Arayıp bulmaya ne arzu var ne çaba
Nasıl gelmiştik biz bu hale ? 
Beklemeyi nerede kaybetmiştik?
Yollar ihanetin habercisiydi insanın gözünde
Güven yok olmuş bir vakit artık... 
Güveni gidilen her mesafede camdan dışarı atıp, 
Ne arkasından yolcu ediyor
Nede hatırlamaya tenezzül ediyorduk...
Zamanla her şey nede kötü değişiyordu.
Dedelerin anlattıkları masal oluyordu artık,
Kainatta yaşanması mümkün olmayan...
Vedalar bitişin habercisi değil,
Ta kendisiydi artık
Sevdalar şiirin mısralarından öteye geçemiyor
Hayatı geçmişte yaşamakla yetiniyorduk.
Satır aralarında her kayboluşunda zihin,
Tekrar ediyordu yeniden;
Aşk bitmeseydi,
Geçmişi değil, zamanı okurduk... 

Saya Valentine

5 Şubat 2015 Perşembe

Varlık Savaşı

Kafasında kurduklarıyla savaşmaktan yorgun düşmüş…
Çalışmayan bedeninde ağrılar çekiyordu,
Farkındaydı en zor işin beyin yorgunluğu olduğunun.
Geçte olsa yaşam acılarla birlikte öğretmişti.
Boşta kaldığı her anı düşünmekle geçiyor.
Çıkamadığı zamanlar yaşantıdan geri kalıyor
Ne kendini görebiliyor nede gelen sesleri…
Hayatın ikilemlerine sıkışıp kalıyordu.


Dönüp geriye baktığında gerçekten bir mutluluk bile göremiyordu.
Her sevincin sonu hüsran…
İnsanlara imrenmekten kendine bakamaz olmuş,
Onların gittiği yolların cazibesini hedef bilmişti.
Geriye kim bakardı ki zaten…
Öndekilerle olan meşguliyeti yanına bile kör etmişti.
Kendine bakmayı unutup mutsuzluğa talim olan nicelerden biriydi oda.
Özenilen olduğunu bilmeden,özenerek geçen hayat.
Kendine geldiğinde insanlar, vakit mezara yakın oluyordu.
Zaman tükeniyor,
Gençlik yok olup gidiyordu.
Ne zamanın kıymeti biliniyor, ne tokluğun
Paylaştıklarımız olmak zor geliyordu.
Buyrulanı değil de
Bildiğini sandığını yapmanın hezimetini yaşıyordu insan
Zamanın sonunda.
Dönüp örünü film gibi seyrettiğinde fark ediyordu,
Elindekinin hep bir fazlasını istemekle geçen ömrün nasılda yokluktan ibaret olduğunu…
Görüyor,
Görmekle kalıyor.
Yerinden bile kımıldayamıyordu.
Vaktiyle kulağına asmadığı sözler geliyor aklına..
Hepsinin geldiğini görüyor,
Gençliğinin acizliğinde eziliyordu.
Önüne bakmanın ne boş olduğunu anlıyor,
Geriye bakmaya ne gücü yetiyordu, Nede kendi..
İş işten geçiyor fakat kimse görmüyordu.
Varlık savaşının mücadelesinin bir sinekle bile yok olacağını bilmiyordu insan…

4 Şubat 2015 Çarşamba

Sigara

Usulca oturduğu bankın üstünde
Akmaya yüz tutmuş gözyaşlarına engel olmaya çalışırken,bu
derece üzülmek için ne yaptığını sorgulamaya çalışıyordu.
Anın duygu yoğunluğundan çıkıp, düşüncelerini temizleyip sakinleşmeye
çalıştı. Gözyaşlarına sebep olanın aldığı çantasından bir sigara çıkarırken bir
damla yaş akıttı üstüne, ıslanınca daha ağır olur dedi ve çekti içine.. Derin
bir nefes gibi gözükse de, acı dolu yılları hapsetti ciğerlerine, boşa akan
zamanları.. Ne ciğerleri dayandı buna nede fazlasına nefesi...

Umursamaz bir edayla geri bırakırken dertleri düşünme
eylemine meyillendi. Hatalar neydi ? Nerede durmam nereye dönmem gerekiyordu.
Sigarası biterken usulca etrafına bakındı. Yeşile eşlik eden çocukları izledi.
Onlarla çocuk oldu.
Düştü 
Kalktı
Tekrar ağladı.
Yere attı sigarasını, başını vücudun dünyanın yükünü yükleyen
göz yüzüne kaldırdı.
Yağmur yağacaktı sanki.. 
Dünyada eşlik edecekti ağlamasına.
Sanki biz senin yanındayız dik dur diyordu kararan bulutlar
Sonra asıl hatasını fark etti.
Yere attığı izmaritin etrafta, o masum çocukların içinde ne
büyük bir kir olduğunu gördü. Kendi derdinin içinde bıraktığı gibi...
Uzaktan bir hiç, yakından bir dev gibi
Aklına geldi her şey
Zaman durdu o anda
İlk duygusallığını hissetti
İlk ağlayışını
İlk yaktığı sigaranın öksürüğü geldi aklına
İlkler birike birike ne büyük çöp yığınları oluşturuyor dedi.
Eğildi izmariti aldı sanki bir acısı yok olmuştu o anda
İçinde ki çöplüğü buldu ve ufaktan büyüğe düşünmeye başladı. 
Doğruldu derinden bir ya Allah nidasıyla
Artık içinde ki çöplüğü temizlemeye kararlıydı.
Ölçtü biçti yürürken kedilerle
Her yaşantının olumsuzlukları geldi aklına
Sorunsuz kimselerin olmadığını fark etti.
Dertlerin derecesini...
Şükür dedi
Buna da şükür
Bekleyenlerini bildi ve bekletmemek için gitti..
Yenilerini bulmak için bir şeylerin...

3 Şubat 2015 Salı

Damla damla

İzlediği yağmurda kaybolmak
Bazen de bir tek damlası olmak istiyordu
Gideni kendi başına bulmanın çaresizliğini
En yakınına bile aktaramazken
Kendi içinde uçsuz bucaksız savaşlar veriyordu
Yalnızlığın adıydı geceler
Bir başına yaşıyormuş hissi hep onunla...
Damla olmakta kesmiyordu artık
Yetişemiyor ulaşamıyordu amacına
Güçsüz düşmesi


Kuruyup gitmesi yakmıyordu canını,
Bulamayışın yaktığı kadar.
Giden arkasına bile bak(a)mazken
Her ufukta onu bulma hayali kavuruyordu bedeni
Damla yetmiyordu artık
Bulut olmak lazımdı.
Diyar diyar gezmeli
Bulmak için dolmalı
Doldukça taşmalı
Ona değebilme düşüncesiyle var olmalı... Yetmiyordu zaman
Vakit ayrılığa hiç gelmiyor
Her an onunla mesut bir şekilde yaşanıyordu da
Yağmur hep sürmüyordu..
Aynı solumanın bile verdiği mutluluklarda yoktu artık
Aynı toprakta bulunmakla yetinmek gerekiyor
Ona karışmak
Onunla olmak için yağmur olmak gerekiyordu
O olmak gerekiyor
Ona karışmak
Bir olmak
Beraber olmak
Her şey gerekiyor da onunla olan
Hiçbir şey gerçekleşmiyor...
Zaman akıyor da
Ölüm bir türlü gelmiyor…