Pages

21 Aralık 2015 Pazartesi

Açsın Çiçekler

Gel diye bağırmak var
Gırtlağını yırtarcasına
Bazen hayallerin içinde
Bazen uykularda
İçinden en yüksek tepelere çıkıp haykırmak
Gidenin arkasından...
Gitmemesi için
Gittiği yerden dönmesi...
Sessini kısarcasına,yok edercesine mesafeleri
En içten duyguları katıp içine gel demek.
Sonucu bilerek biraz
Biraz umutlar içinde..

14 Aralık 2015 Pazartesi

Fikrime

Geceyedir kırgınlığım biraz
Biraz güneşe
Biraz korkutan Ay dedeye
Birazda kendimedir.
En çok fikrime
En çok zikrime
Kendimedir kızgınlığım.
Duruma alışamayan
Yokluğunda anlam bulamayan…

12 Aralık 2015 Cumartesi

Soğuk

Soğuk
Ensenden damlayan su tanesi gibi
Açtığın camda titreyen için gibi
Soğuk
Derecelerin alakasının olmadığı
Güneşin işe yaramadığı
Giydiğin kıyafetlerin anlamsız olduğu
Soğuk
Ateşler içinde yanarken bedenin

9 Aralık 2015 Çarşamba

Selam

Hayatın durduğuna şahit olduğum zaman,
Ummadığım anda ki bakışın
Korkularımda ki kavuşmam
Ömrün bittiğine inandığım anın selamı
Kaybolduğuna inandığım vaktin bilinişi
Yok olduğuna inandığım gelişin
Sen diye kazıdığım her duvarın sana şahit oluşu
Seni anlattığım yolun güzelliğine selamı

5 Aralık 2015 Cumartesi

Bahar

Garip sancılar
Yorgun zamanlardan geriye kalan düşlerin habercisi
Etraf eksikleri göz bebeklerine batıran türden
Ve ben şehrin ıslak ve boş sokaklarında yürüyen bir avare
İnsanlar sonbahara laf üzerinde hep aşık
İnsanlar yağmura hep sevgi besleyen
Bugün sevgi belirtileri süslüyor
Şehrimizin sokaklarını
Bugün etraf sözlerin aksine bomboş
Bugün bir başımayım senin sokaklarında
Senli düşlerin siyah karanlığında
Bugün meçhulüm biraz
Biraz yoksunum dünyadan
Biraz viran olmuş şehir edasında
Biraz umutlara tutunmaya çalışan bir kahraman

Bugün senim baştan aşağıya
Islanmadık tek zerrem kalmadı
Ayak uçlarımda bile seni hissediyorum bugün
Bugün tüm benliğim ile sen…
Gökyüzü ilanlarda bugün
Bugün şehrin sokakları isyanlarda
Bugün kör olmuş dünya
Derdi görenler ıslanmakta
Bugün biz vakti artık
Bizi var etme
Bugün siz vakti birazda
Avuç içleri semada
Bugün ayrılık var sokaklarda
Fazlaca özlem, fazlaca hasret
Bugün ben varım bu sokaklarda
Senden uzakta
Senden kaçmakta
Beni bulmakta
Bugün ıslanmakta bedenim fazlaca
Ruhum yolculuklarda uzaklarda
Arayışta ruhum fazlaca
Arayışta gözlerim ufuklarda
Ve ben bugün hiçim kaçanların bıraktığı sokaklarda…

1 Kasım 2015 Pazar

Hane

Altınlar saçılıyor bu sabah
Heryer sarısı bol olan kızıl dolu
Doğanın müziği son sen yankılanmakta sokaklarda
Uyuyanlar bu âna ölü
Uyuyanlar acıdan yoksun.
Dert sofrası kapattırmıyor gözleri
Ruh hayatı yaşamaya doymamış
Düşünce en derin mağaralarda şuanda
Düşünce başlı başına bir düşman bir askeri...

Ân, cam dolu yolda yürümek yalınayak
Ân şimdi geçmişin yara izi...
Beden  yastığa gömülmüyor bu sabah
Bu sabah toprak ev sahibi
Günü aydınlatan kuş sesleride yok oldu
Kargalar sardı dört bir yanımı
Önüm arkam akbaba
Acizlik yorganı ısıtıyor bedeni
Kan ter içinde düşünceler kelepçe
Beden şimdi işkencede
Bilinçsizlik bir idam
Beden şimdi bir mahkum
Geçmişin hapishanesinde

28 Ekim 2015 Çarşamba

Güvenmek

Korkularımın adıydı güvenmek
Yarıda bırakılmak
Eksik kalmak
Hiç olmak...
Sırtımı dayadıklarımın eksikliğindendi düşüşlerim
Bir bacağını kaybetmiş sandalyeler gibi..

Hayat başlı başına bir tırmanıştı yukarıya
Merdivenleri adımlayarak
Yolları koşarak
Tepeleri tırmanarak
Sevdiklerim en iyi ekipmanlarımdı
Güvenliğin bol olduğu...
Kullanmadan bilemezdi insan malın kalitesini
İnsanın acizini
Yaşamadan göremezdi...
Tırmandığım tepede kopan bir ipin
Aciziyetindeyim bu sıralar
Düşmek ölüm
Tırmanmak kurtuluş
Düşmeye izin
Tırmanmaya güç yok...
Asılı kaldığım noktada biten umut tohumumla
Ecel kapısını bekliyor
Azraile sevgi besliyorum.
Ya gelirselerin hayali
Gelmeyeceklerin gerçeği ile...

26 Ekim 2015 Pazartesi

Çayın demi...

Dört bir yanım hüzün duvarları ile örülü
Ne sen anlıyorsun halimi
Ne aynalar
Maskeler durumların en iyi idarecisi...
Maskeler sahte birer hayat artık bizlere
Baktığım aynalar bile O
Duvarlar
Deniz
Gökyüzü O
Çayın demi
Şekeri kaşığı O
Ben O
Sizde O

Maske O  aslında
Hayat O
Benin küllerinden doğan bir O
Anka misali
Yaşam sadece kavuşmak için bir çırpınış
Ben acemi bir yüzücü
Ben batmak üzere olan bir beden
Yılana sarılmaya yüz tutmuş
Ben bir ölümlü artık
Azraili kendi olan
Ben bir hiç artık
Başlı başına O olan

18 Ekim 2015 Pazar

Biz-sizlik

Düşünmeden durabilmeye çalıştığım bir gece
Yalnızlığın simgesi
Sakinliğin adresi
Dünyalığın karardığı
Kalbin ve beynin dinlenildiği acı dolu vakitler...
Kalabalıklarda da yalnızlık çekenlerin sığındığı
Yastıklar
Yorganlar
Duvarlar
Ve kimsesizlerin evi gökyüzü
Dışarıyı gören heryer evin en güzeli
O’nu hissettiren heryer en özeli
Korkuların var olduğu
Kendinden eminliğin bol olduğu aminler...

Sabredenlerle beraberiz
İsteyenlerle
Dilimizde aminimiz kavuşmak
Dilimizde yakarışımız O
Hasret kaldığımız çehreler şimdi duvarlarda bir kare
Anlar eşlik ediyor bizlere
Bir de sesinden bile rahatsız olduğumuz
Tek dostumuz sinekler...
Özlemlerin adıydı geceler
Rüyada kavuşmanın arzusu
Sensizliğin ânı
Bizsizliğin vakti...
Kanatsız bir ruh şimdi bende ki
Senden öteye gidemeyen...
Kanatsız bir ruh şimdi
Bizden beriye gelemeyen...

8 Eylül 2015 Salı

Son Demler

Derin düşüncelerin bile yetmediği bir ayrılıktı bizimkisi
Gidişin geride tek bir zerre bırakmayacak kadar ağır
Hatıralar hatırlanamayacak kadar eskimişti
İnsanoğlu düşünebilen bir hayvan iken
Yaşanmışlıkların çokluğu bunuda alıyordu elimizden
Yılların eskittiği bir bahar akşamındayım
Meskenim hatıraların son demleri
Yer sen olmayan
Yer beni almayan
Yer bizi bilmeyen...

Hayalini yerleştirdiğim İstanbul yok artık
İstanbulda yok olmuş ya neyse..
Kız kulesi laçkalaşmış
Aşiyan bir şarapçı  barınağı
Vakıftepe kaçamakların tepesi artık...
Masumane sevdaların yok olduğu bir zamandayız sevgili
Avuç içlerinin rafa kalktığı
Parmak uçlarını  anlamsızlaştığı...
Yine sensiz bir kışa özenmiş bahar akşamındayım
Hatıraların yok olduğu
Benim var olamayacak kadar hiç olduğum

Yine bir sensizliğin kalbimi zorladığı gecedeyim sevgili
Bir yanım ölümün kavuşması ile yanarken
Bir yanımda acının hazzına koşmaya can atıyor...

6 Eylül 2015 Pazar

Öncü

Yarısında terkettiğim çok yol oldu benim
Beraber yürüdüklerimin güvensizliğinden...
Hayatı aksamalarla öğrendi insan
Gidenlerin
Gelemeyenlerin
Gelmeyeceklerin
Her aksaklık bir yarımlık oldu hayatta
Bir eksiklik
Bir hiçlik...
Acı dolu yolculukların kahramanıydı her insan
Mutluluğa aç toplumun bir zerresi
Arayanların baş karakteri...
Arayanın bol bulunanın az olduğu bir günden
Merhaba dünya
Kelimelerde herkes şah
Herkes acı içinde arayan
Yollara çıkarken kaybolan...

Korkuların esir aldığı bedenlerin öncüsüyüm bugün
Sabahlar sadece rutinleşmiş bir sebep
Yaşamak sadece geceleri anlam kazanan
Gerçeklik sadece ucu bucağı olmayan hayaller...
Oyuncusu eksik bir filmin finalindeyim bazı gecelerde
Ne yazmaya mecalim kaldı
Ne oynamaya yeteneğim
Rol yapmalarda kesmiyor artık düşünceleri
Kendimi kandıramayacağımı da öğrendim
Yapmacıklık acılara göre değil artık biliyorum
Sensizlik hiç eksik olmayan bir yara izi
Dikiş tutmayan
Kaybolmayan
Acı başrol hayatın köşelerinde
Maskeler çok para acizliğin alamadığı
Ben şimdi bir kimsesiz en kalabalıklarda
Ben şimdi hepten sensiz yalnızlıklarda
Hayallere yer kalmadı acılardan
Düşünmeye engel oluyor birşeyler hep
Düşünememek ne büyük eksiklik gecelerde...
Ölüm ne güzel gecelerde
Kavuşmak ne acı...


2 Eylül 2015 Çarşamba

Üşüyorum

Yalnızlığın beynime oyun oynadığı zaman boldu
Hayallere inanır bir hale gelmiştim artık
Kafamda dönenler gerçeğe yansıyalı
Sensizlik dolu kaç ömre bedeldi?
Seni benden ayıran toprağın üstündeyim bu gece
Yerin altındakileri unutalı çok oldu
Gökyüzü manzarası var ufuklarımda artık
Umut besliyor yaşantımı
Ufuk besliyor parmak uçlarımı...
Gidenlere gözümü kapatmayı sayende öğrendim
Gidenlerin hiç gelmediğini de...
Gelenlerinde elbet birgün gideceğini
Hayat yalnızlıktan ibaretti artık
Hayallerden öteye geçemeyen mutluluklar
Ufuklarda kaybolan onlar
Onları aramaktan köreren bizler
Zaman şimdi hiç vakti soğuk günlerde
Üşüyen parmak uçlarıma kendi nefesimde yetmiyor
Sigarada yok...
Nefesim kesiliyor
Gücüm gidiyor
Üşüyorum
Ne soba ısıtıyor 
Nede anılar
Beden sevgi ile sarılana ihtiyaç
Sevgi dünyada hiç olmayan
Ben şimdi bir çaresiz hasta
Ölüm karşısında saygı duruşunda
Kavuşmanın karşısında...

8 Mayıs 2015 Cuma

öldü sevda

Derin düşüncelerin bile yetmediği bir ayrılıktı bizimkisi
Gidişin geride tek bir zerre bırakmayacak kadar ağır
Hatıralar hatırlanamayacak kadar eskimişti
İnsanoğlu düşünebilen bir hayvan iken
Yaşanmışlıkların çokluğu bunuda alıyordu elimizden
Yılların eskittiği bir bahar akşamındayım
Meskenim hatıraların son demleri
Yer sen olmayan
Yer beni almayan
Yer bizi bilmeyen...
Hayalini yerleştirdiğim İstanbul yok artık
İstanbulda yok olmuş ya neyse..
Kız kulesi laçkalaşmış
Aşiyan bir şarapçı  barınağı
Vakıftepe kaçamakların tepesi artık...

Masumane sevdaların yok olduğu bir zamandayız sevgili
Avuç içlerinin rafa kalktığı
Parmak uçlarını  anlamsızlaştığı...
Yine sensiz bir kışa özenmiş bahar akşamındayım
Hatıraların yok olduğu
Benim var olamayacak kadar hiç olduğum

Yine bir sensizliğin kalbimi zorladığı gecedeyim sevgili
Bir yanım ölümün kavuşması ile yanarken
Bir yanımda acının hazzına koşmaya can atıyor...

3 Mayıs 2015 Pazar

Kusuyorum artık

Susuyordum artık
Lal olmuş bir bedenden ibaretim
Söylemek oldukça anlamsız
Acılar sadece kendimi yakıyor
Anlattıklarım sağırlaşmış
Susuyorum artık
Kalbimin çığlıkları eşliğinde
Aynı hali yaşayanlar anlıyor beni.
Nede güzel susuyoruz
İfade edecek güç kalmadı dilde…

Kelimeler yetersiz
Tasvir etmeye lugat çaresiz
Susuyorum artık
Ne ben anlatabiliyorum
Ne dinleyen anlıyor
Bir demlik çay alıyorum yanıma
Yine tuzu fazla gelmiş.
Yine fazla ıslandı parmak uçlarım.
Susuyorum artık

Nefes almak bile anlamsız….

29 Mart 2015 Pazar

Son duman

Durdu
Aşık olduğu şehrin pis havasından derin bir nefes aldı.
Tüm zerrelerini dolduran pislikle başladı düşünmeye.
Bu kadar zor anları yaşayacak kadar ne yapmıştı?
Değer vermenin sonu neden hep hüsrandı diye düşündü durdu.
Oturduğu bankı yatağı yaptı.
Sigarasını şömine
Hayallerini yorgan...
Ve başladı derin ama cevapsız sorulara
Her soru bir düşüşün çelmesiydi
Her düşüş çamurlu bir yol
Hayat sonu gelmez bir uçurum...

Cevap bulamadıkça yoruldu
Yoruldukça daha da sıklaştı nefesleri
Sigara en büyük arkadaşı
Gökyüzü en büyük dostuydu.
Anılardan film yaptı
Aşık olduğu şehrin yalancı güzelliğinde
Başrol olmak hiç istemedi.
O'nu görmek fikri her şeye bedeldi...
Durdu
Ömrünün sonunu düşündü,

Sigarasından son bir duman alarak...

28 Mart 2015 Cumartesi

İzler

Geçmiş..
Şimdi bir ayna karşısında
İzleyip durduğum yara izi
Her bakış bir hatırlayış
Her dokunuş
Anıyı biraz yaşayış
Geçmiş
Hatıralarla daimi başa dönme
Sıkılmadan tekrar tekrar yaşama hissi
An bile ona koşmak.

Yara izi taşımak gibi hatıralar.
Kimse görmese
Senin körleşemediğin
İçeride başladığı andan beri kanayan
Nice dikişlerin bile engel olamadığı..
Geçmiş
Gözü kapamanın bile yitiremediği
Geçmiş
Hiç geçmemiş
Geçmeyen izler gibi…
Aynaya bakmak yerine

Hatıralara bakmak gibi.

26 Mart 2015 Perşembe

Dün

Dün gitti
Bugün varla yok arasında garip bir soru
An hayatın omuzların yüklediği belirsizlik
Geçmiş geçmeyeni, bitirmiş
Gözler acının aynası
Yaş yara izleri
Gelecek artık uzak ihtimal
Yok edemediğin anlar birer perde gözlere...

Etrafı görmene imkan yok.
Sevgi bizle güzel değil artık.
Sevgi başlı başına tek taraflı
Sen şimdi acı bir hatıra gözde ki gibi
Ben yeni acıların ev sahibi
Ben şimdi misafirperver
Acı yüzsüz misafir
Ben şimdi bir aciz

Şimdi kimsesiz...

Geri ver

Umuda yolculuğumun adıydın sen
Zorluklarla çevrilmiş hayatımın Fatih’i
Kaçışlarımın gardiyanı…
Açlıktan gelen arayışımın çaresi
Bulamadığım ekmek.
‘Umut fakirin ekmeğiydi’
Yaşamın ve yaşatmanın zorlaştığı
Acıların galip geldiği karartılarda
Aydınlıktın.

Yol gösteren umudun adıydın sen.
Hayata küsmüş bir çocuğun çikolatası
Ağlayan bir bebeğin anası
İlmin başlangıcının hocası
Yarının habercisiydin sen…
İnanmanın zaferi
Doğacak sabahın güneşi
Kendini kaybetmişin yoluydun.
Yaşama tutan eli
Seven kalbi
İsteyen ruhu…
Bendin sen.

Beni bana geri veren.

25 Mart 2015 Çarşamba

Duygu

Sustu bazen
En şiddetli bağırmalarıyla
Konuşsa kimse anlayamayacaktı
Sustu.
İçinde ki hüznü ifade etmeye
Gücü yoktu,
Anlatacak kelimeleri de
Bazen bu sebepten farklı dillere yönelmeyi bile istedi
Sustu
Karşısındakilerin umursamazlığını bilerek
Dost görünenin yokluğunu görerek…

Sustu
Gezdiği diyarlarda bir iz aradı
Aynaya baktığında gördüğü
Katranlaşmış bir yüz aradı durdu.
Buldu
Gözleri buluştuğunda.
Sustu
Ama dili sustu
Göz yılların tüm birikimini
Saniyeleri yıla çevirerek kustu.
Bildi aynı duyguyu paylaşanların
Acıya kardeş olduklarını
Gördü                                    
Dünya üzerinde bir başına olmadığını
Rahatladı
Kendini anlayan bir kulun daha olduğunu bilerek
Sevdi
Bilmişliğin ötesine giderek
Ve yazdı

Aynı duyguya hakim olanlara ulaşana dek.

23 Mart 2015 Pazartesi

Yürümek

Yürümek
Daha hızlı ve daha da uzağa
Yürümek
Ne yağmura yenilmek
Ne çamura
Sadece yürümek kaçar adımlarla
Ondan kalan her anıdan uzaklaşarak
Yürümek
Önüne baktığın her adımda
Ondan kalan bir anıyı bırakarak

Yürümek
Döndüğün her köşe başından
Geçmişi de unutarak.
Ve koşmak
Karanlıktan
Ağaran tan yerine
Ve bilmek umudu
Yarını, yarını vereni
Silmek geçmişi
Anıyı, arda kalanı
Ve bilmek sevdanın yok olduğunu
Ve yürümek şimdi daha da hızlı

Yalnızlığa...

22 Mart 2015 Pazar

Uçurum

Bir yanım derin uçurum yine
Heyelana uğramış bir arazi
Sular altında kalmış bir köy
Umutsuz bir avcı
Bir yanım sensiz yine
Ayrılığın ortaya çıkardığı bir garip
Yokluğun getirdiği bezmişlik..
Bir yanım sen dolu artık
Bedenim bir savaş yeri
Ben büyük gazi.

Ruhum en derinden yaralı
Takat hiç kalmadı
Ben bir başına bir dünya şimdi
Etrafı seninle çevrili
Ne ben olabilmek var artık
Ne de sana teslim.
Ben bir kimsesiz şimdi
Kimsesizler yurdu olmayan
Bir çaresizlik artık hayat..
Savaşın ortasında kalmış
Bir çocuk şimdi ben
Her taraf ölüm

Her yer sensizlik...

21 Mart 2015 Cumartesi

Kim ?

Nereye gitmeli
Ne taraf bize gerçeği sunacak
Kim gerçekleri en derinden fısıldayacak bize
Ve kim saracak oluşan yarayı
Çıkarsız yürümeye kim öncü olacak
Kim öğretecek sevginin karşılıksız
Çıkarsız e beklentisiz olduğunu
Cahil bir çocuk kimden öğrenecek.
Kim gösterecek biz gibilere yolu
Sorulara kim cevap verecek
Enfal 63’ü, İsra 13’ü kim belirtecek.
Kim tutacak düşeni
Kalkmalarda kim değnek
Bizi bize kim saracak
Dünü,bugünü,yarını
Umudu,hayali
Seni,beni, bizi
Kim bilecek
Kim sevecek
Kim saracak…

16 Mart 2015 Pazartesi

Işık

Özledim bir şehrin karanlık sokaklarında
Işığa muhtaç gözler gibi aradım durdum.
Bir kıvılcım bile yetecekti yönüme
Ama yoktu
Ne bir ışık vardı bu karanlık gece
Ne de sen ömrümde
Yollar vardı gidecek,
Ne yönü belliydi
Nede varılacak yeri...
Amaçsızca arıyordum,
Önümü görmekten yoksun...

Çabaların bile işe yaramadığı zamanlar
Ben varım
Hayaller var
'Umut tek güç'
Ama sen...
Umudun beslediği
Gecenin karanlık
Kalbin aydınlık olduğu birandayım
Kurak topraklara düşen yağmur tanesi
Her hayalin
Ben direnmeye çalışan mevsim meyvesi
Ben sana muhtaç bir adam
Ben umut ile büyüyüp olgunlaşan
Ben seven
Ama sevilmeyen

Karanlık şehir sokaklarında...

Sevdalar

Kilometreler nedir ?
Nerede anlam kazanır
Nerede sadece birer rakam
Nerede baştan sona acı...
Uzaklık ayrı şehirler ki
Ayrı kalpler midir ?
Kilometreler mi aşılması imkansız
Düşünceler mi ?
Kalbin uzanamadığı uzaklık var mı dünyada
Mekke ne kadar uzak

Medine
Kudüs
İstanbul...
Sevmek neden zor o vakit
Mesafeler neden baş kahraman
Hikayeler neden acı?
Kim inandırdı bizi bunlara
Görmeden de sevmenin yerini kim çaldı
Yada kim aldı kalbimizi
Beynimiz
Fikrimiz
Bizi bizden kim aldı?
Postacıyı bekleyen gözlere ne oldu...
Sevda şimdi hangi zarflarda...

An-Anı

Neresinde kalmıştık bizli hayallerin
Hangi umut tohumlarını ekiyorduk geleceğe,
Yarından emin.
Neleri değiştiriyorduk hayatımızdan
Ayrılmak fikrinden uzak,
Kaç karar almıştık.
Kaç baharlar geçirip bir kalmıştık,
An’ı bırakıp yarınlarda…
Gitmenin aklımıza gelmediği hayallerin başında mıydık
Yoksa her hayal bir parçamızı koparan mı
Tatminsizlik miydi bizi siz yapan.
Nedendi gidiş
Yok oluş
Bizi siz yapan neydi…
Aynı bahçede okuduğumuz kitapları kim aldı?
Kim aldı hayallerimizi
Seni benden kim aldı…
An’ı unuttuğumuz bir günün sabahındayım.
Hayallerim sende kaldı

Anılar bende…

Mücadele

Hayat hep umutsuzluk değildir insana...
Önemli olan tek nokta yakalamaktır.
Kenarından, köşesinden
Tutup da bırakmamaktır.
Savaşmaktır bir karış toprak için
Mücadeleden yılmamaktır.
Olumsuzluklardan korkup
Keşkelere gömülmemektir hayat.
Tutmaktır hislerini
Duygularını dinlemektir.

Kör olmaktır,düne
Sağır olmaktır.
Sarılmaktır hayat
Hayaller
Yine gelene
Gelmek isteyene...
Hatalardan ders alıp sevmektir.
Kaybolmaktır gözlerde
Bir olmaktır.
Aynı hayallerde başrol olmak
Arkana bakmadan yürümek
Ufka ulaşmaktır hayat.
Sevmektir hayat.
Acının seni sevdiği gibi,

Yeni geleni sevmektir.

14 Mart 2015 Cumartesi

Belirti

Uzun bir yolculuğun başındayım
Ne dönmeye yüzüm var
Ne ilerlemeye mecalim
Bıraktıklarım aslında hiç olmayanlar
Varacaklarım var mı o bile meçhul...
Başlangıç düz bir arazi
Ne sonu var
Nede sana dair belirti.
Varlık şimdi ihtiyacın ta kendisi
Hayal yaşama belirtisi
His bir ölünün ki kadar...

Mesafeler aşılmak için
Molalar isteksiz yolculara,
Hanlar sevdanın keyfekederleri..
Ben...
Ciğerimin patlamasına müsade eden
Soluğu sadece hızlı varabilmek,
Sana gelebilmek için kullanan...
Yollar dünya hali hepsi bir ayrılık
Ben tüketmeye yemin etmiş
Aciz bir âmade...
Sen aslında hiç olmayan,
Ben seni bende mecbur kılan.
Yollar bir acı hatıra şimdi,

Ben kaldırımdan ibaret...

12 Mart 2015 Perşembe

Savaş Meydanı

Savaşlardan kim galip çıktı
Kim kurbanlarına rağmen gerçekten kazandım dedi
Kim emindi mücadelesinden
Kim bilirdi yarını
Kılıçlar mı daha keskindi meydanlar da
Sözler ki dökülen öfke ile dudaktan
Yarın savaşı seni mi galip çıkardı,
Ben meydanından
Mağlup olmanın verdiği esarete mi vurgundum
Yoksa duyduğum arzu savaşa bile kabul müydü?

Sen olmak ben iken
Biz olmak hangi savaşın ön hazırlığı?
Surlarını aşmaya hangi hazırlık yeterdi
Kaç kalem lazım gelirdi başkentine varmaya
Sana gelmeye
Biz olmaya
Tariflerin hangisi...
Yok olmak
Hiç olmak ne demekti bu yolda...
Kaybolunan
Hiç olunan
Sevdanın hiç ettiği zamanda
Ölümün bile tiye aldığı beni
Şehit mi sayarlardı
Kendi canına kıyan
Bir aciz
Bir deli
Bir aşık ?

10 Mart 2015 Salı

Bekledim..

Gitti
Ne bir bakışı kaldı geriye
Nede tatlı bir tebessüme sebep olacak hatırası
Gitti
Biten sevgisi ile başlayan kurtulma hissine.
Sözcükler dökmeye çalışırken,
Bitti
Kulaklarını kapadığı seslerden
Söylediklerini duymayacak kadar küçülerek
Yok şimdi
Geriye kalacak hatıralarını bile bırakmamak için
Yükselttiği ses tonunda
Yürüdü
Umursamazlığını üstüne en nadide takı yaparak
Bilmedi
Her adımı bir acı hatıranın anası
Bir anının celladı olduğunu
Gitti
Gelmedi
Bilmedi
Duymadı...
Kaldım
Gitmedim
Bildim
Duydum...
Attığı her adımı
Söylediği her sözü
Nefret dolu her bakışı
En derin noktalarda biriktirdim.
İzledim
Son hatıraları benimseyip
Ömür boyu yaşamak, yaşatmak için
Ve gitmedim
Bekledim gelir diye
İzledim son hatıraları..
Ve sevdim...
Ve sevdim tekrardan sever diye
Ve bildim...

Seven sevdiği ile beraberdir…

5 Mart 2015 Perşembe

Çentik

Sabahı gören kaç canız burada
Kaç ruh eşlik etmekte beden otururken
Hayaller hangi anıları tekrardan yaşamakta
Geçmiş geçmeyeli kaç yıl geçti,
Ömründen yüzyıllar götüren..
Vakit yine hangi hayalde güç kaynağı
Ben kaçıncı ölüm düşüncesinde
Kaç çentik atıldı sen gideli
Kaç kalem tükendi satır başlarında
Ölüme kaç secde kaldı
Bize kaç dua
Hangi aminim de ki göz yaşımdın
Özlemsiz geçen kaç rükum
Ben hangi cemrede unutmuştum bizi
Sen hangi yazı kış etmiştin
Hangi deniz donmuştu o gün
Hangi bulut canavar olmuş...
Gökyüzü ne vakit boyandı kızıla
Ruhum nerede siyahtı.
Sen hangi yok da beyazlandın
Hangi noktada kırmızı süsledi
Ben hangi zamanlarda kana susadım...
Sen hangi çıkmaz sokakların sonu
İsmin kimin hatırasında artık
Can ne kadarda anlamlı
Ölüm ne kadarda yakın
Biz ne kadarda ırak…
Sen hangi arşın zirvesi
Ben hangi toprakta karınca
Ben hangi buzulda son bulacak
Ne vakit arşta var olacak...
Ölüm ne zaman gelir

Sen ne zaman...

3 Mart 2015 Salı

Ay aydınlık

... Kabus dolu bir uykunun daha sonu bu çığlık
Etraf zifiri karanlık.
Ben karanlıktan değil de düşüncelerden kör.
Oda bakmaya korkar olduğum ayın ışığı altında aydın,
Gözlerim onu görmekten aciz..
Hiç umurumda bile olmayan yer,
Yeri kaplayan halı
Halıyı yol edinmiş ruh.
Korku beni benden almaktan ziyade,
Bana veren.
Düşüncelerime boyut atlatıp yanında kılan
Hayaller senin başrolünde en iyi aşk filmi.

Gözlerim halı desenlerinde bile sen
Etraf beni sana veren...
Ellerim arayışını sigarayı bulana kadar bırakmıyor...
Bedenen iyi olmak artık rafta
Kalben ve ruhen sonsuz bir savaş
En büyük sukut iki satır arası...
Karanlık dosta engel
Avuntu ezberden ibaret,
Dil tekrar etmekten aciz
Kalp atmayabilse keşke...
Hayat umutsuzca var olan
İnsan umuda kelepçe vuran
Hayal tozpembelikten uzak artık
Işık sonu gelmez yollarda,
Umut ışığın ucunda…
Acizlik acının başlangıcı
Körlük manen bir ölüş
Umut körün parmak uçları
Hayat yataktan kalmak
Acı uyku
Sen yokluk
Ben, Sen

Ben yokluk... 

2 Mart 2015 Pazartesi

Sabahlar

Zaman O'na beş kalmadıktan sonra neye yarar.
Sabahın gelmesi kimin umurunda.
Akşamlar kavuşma olmadıktan sonra,
Acıdan başka ne verebilir ki?
Vakit yine yalnızlığın son demi
Acı annesinden koparılan çocuğun gözyaşlarıyla eş değer
Ve ben ruhunu ummanda bırakmış,
Önünü görmekten aciz bir beden.
Varlık taşımaya anlam bulamadıkça, yokluk.

Sabahlar rutinlikten öteye geçemeyen
Zaman onu bulmak için var olan sebeplerden biri
Ve ben arayışlarda kaybolmuşlardan...
Yoğun düşüncelerin dünyadan kopardığı anın ikindisindeyim
Her yer sen
Her yer sessizlik
Her yer bizi ayıran…
Ayrılığın ayırdığı bedenlerin toplandığı bir yer var mıdır?
Beni anlayabilecek bir göz
Onu bulacak bir el
Bir kalp..
Ve ben umutlar eşliğinde,

Her vakitte daha çok yok olan…

27 Şubat 2015 Cuma

Hepimiz

Hepimiz biraz ortak dertten dosttuk aslında
Hepimiz biraz acıdan kardeş
Hepimiz hayatında biraz eksik
Mutluluklarında biraz fazla
Hepimiz biraz muhtaçtık
Dosta
Eşe
Yoldaşa
Ve hepimiz biraz muhtacız sana, bana...

Yarım kalanlarla büyüyor insanoğlu
Gözler hep olmayanda
Hep arkada
Önümüzü görmüyoruz hiç
Hepimiz geleceğe biraz âma
Hepimiz yanımızdakilere biraz sağır
Hepimiz acıya kardeş
Biraz olgun
Biraz kimsesiz
Biraz aciz

Ve hepimiz biraz yalnızız kalabalıklarda...

23 Şubat 2015 Pazartesi

Ağlayamamak

Ağlamak mı zordu ağlatmak mı ?
Kendimi bildim bileli ağlamayı beceremeyen bir kulum.
İçinde volkanlar da patlasa
Dereler çağlayan olup da aksa
Yaş benim gözümde sadece birikmekle kalıp
Aşağıya taşmazdı.
Bir insanın şu hayatta başına gelen en berbat şeydir ağlayamamak.
Rahatlayıp hüznü dışarı atamamak...
Erkekler mi ağlamazdı
Yoksa en çok onlar mı ağlardı bilemedim hiç
Benim tek bildiğim ağlamakta,
Yemek kadar
Su kadar
Hava kadar
Aşk kadar ihtiyaç...
Bizim eksikliğimiz
Taşamayan volkanımız
İçimizi eriten
Her gün daha çok öldüren...
Lakin benim bu halimden daha kötü haller varmış.
Ağlayamadığın gibi ağlatan olmak...
O yaşların her damlasının sebebi olup
Her öfkesinde yer almak..
Her saniyesi hüzün, acı, keder
Ağlamadan, ağlayanı anlatamam ama
Bilirim.
Ağlatan olmak o volkanlarda yanmaktan daha beter.
Ölümün her darbesini alıp
Ölmemek
Acıyı daha da çok hissetmek
Ağlatan olmak eksik kalmak biraz
Biraz hissiz
Biraz yarım
Biraz ruhsuz kalmak.
Ağlatan olmak
Her damlada ölüp
Yeni gelenlerde bir daha ölmek
Ölüp ölüp dirilmek
Acıyı ta kaynağında tadıp lal olmak.

Ağlatan olmak aslında hepten yok olmak.

10 Şubat 2015 Salı

Sarılmak lazım

Gitmek lazım daha çok yere
Gitmek lazım daha uzaklara
Giderken de okumak lazım
Daha çok okuyup
Daha çok anlamak
Acıyı daha az tatmak
Mutluluğu kavramak kolundan,paçasından
Basit sebeplerden bile bıraktıklarımıza
Sarılmak lazım
Yakalamak bir köşesinden
Gitmemek için çabalamak lazım.
Kazımak lazım hayatın en derinini
En temelini
Mutluluğu gizledikleri yerden çıkarmak lazım.
Elimizdekilere sahip çıkmak
Değerini bilmek lazım
Yok etmemek lazım
Anları
Anıları
Yaşamak lazım hayatı
Gerektiği gibi,
Gerektiği yerden.
Var olmak lazım
Bir olmak
Bütün olmak için.
Yaşamak lazım,
Eldekilerle
Kıymetini,Değerini bilerek.
Mutlu olmak lazım,
Acıya,Derde,Kedere inat.
Gülmek lazım,

Hayata ve ona inat.

Beyaz Örtü

Arıyor insan;
Eskiyi eskimeyeni
Hep kalacakmış gibi tuttuğunu, 
Gitmeyeni... 
Eller ne kadar anlamsız 
Gitmek isteyeni zincirler bile tutamıyor...
Gitmek isteyen 
Büyük endamı ile son bakışı atıyor,
Acizliğine acıyor,
Sessizce gülüyor
Ve sana son acıyı yaşatmanın hazzı ile ilerliyor,
Sana kalacak olan günlerin kışına doğru.

Kar yağıyor artık senin şehrine
Hüzün yağıyor beyazlar da
Beyazlar masumiyeti örtmüyor artık
Beyazlar karanlık günleri daha da karartmaya geliyor.
Acıyla gelen karanlık günler
Ne garip değil mi gündüzler bile yok oldu artık
Güneş ısınma eyleminden başka işe yaramıyor.
Güneş sadece masumane bir bakış
Ve sen güneşini bile öldürürken sevginin
Ben çabalıyorum.
Ve sen giderken tüm güzelliğin ile
Ben hala gidişinde ki alaycı gülümsemeni
Tebessüm görüp
Dört elle sarılıyorum...
Sana
Senden kalana
Düne
Bugüne
Yarına...
Gelmeyecek kavuşmaya
Gidecekmiş gibi karanlığa
Gelecekmiş gibi aydınlığa...

9 Şubat 2015 Pazartesi

Git(me)sek

Gitmek için yapılan her eylemin daha çok getirdiğini bilemez insan
Rahatlamanın hissi kaç milisaniye?
Kendini avutmalar kaç günde son bulur?
Varlığı ile anlam kazanan ellerin,
Değerini kaybettiğinde
Kaç ton ağırlık yer yüreğin?
Gidişlerin gelişleri neler götürdü bizden?
Hangi hayalleri şakağından vurduk?
Hangi hayalleri canlı tutmak için uykulardan olduk
Rüyalarda görmek için kaç hatimler indi umutsuzca
Gidenin farkına varmak,


Kaç yıl çaldı ruhtan ?
Git dediğimiz saniye süren eylemin
Acısını ömürlere yaymayı nasıl başardık.
Alışılmışlığın bunaltısına değiyor muydu acaba
Nerede tüketmiştik yıllara bedel saniyeleri…
Arkasını döndüğünde mi başlamıştı her şey?
Yoksa ondan kalanlarda yok olunca mı?
Yanındakilere körlük moda mı Dünyada?
Gidenlere hasret baharlar neye yarıyor?
Üşümeye başlayan eller kaç ton ağırlık yüklüyor omuzlara?
Hayat ne kadar zorlaşıyor?
Uyku nerede?
Varlıkta ki acıyı arar olup
Kavuşmayı umutsuzca bekliyor insan.
Hatimler iniyor, yakarışlar
Hayaller giriyor dünyana
Rüyalar ne kadarda güzel…

8 Şubat 2015 Pazar

Biz Esir

Git demek geliyor bazen içimden
Git de kurtulayım dertten tasadan
Git de ne uykum yarım kalsın
Ne de yalnız başına kalan ben.
Gelişini dün gibi hala yaşıyorum anılarda
Sokaklar sen
Kaldırımlar ben
İnsanlar zaman


Geceler nede uzun
Ayrılık ne kadarda çekilmez
Zaman aşıklara ne kadarda düşman aslında
Saniyeler acıyla kardeş olalı kaç vakit geçti ?
Bizi bize getirtmeyenler ne çok…
Ne çok terk edilmişiz ufuklarda
Vakit ne çok ayrılık olmuş
Biz ne çok sevdalı
Sen sarıyorsun etrafı
Şiirler kelepçe bize
Şiirler bitmedikçe sen gidemezsin ya
Acı nede güzel dost kaldı bize.
Dost değil miydi doğruyu söyleyen
Acı en büyük dost…
Biz şiirlere esir
Biz sayfalarda tutsak
Gecelerin sokaklarında.
Biz Şiirler oldukça
Ben okudukça var da
Ya sen ?

6 Şubat 2015 Cuma

Mesafe

Mesafeler neden hep ayrılığın habercisiydi ? 
Özlemek katlanılamayacak kadar zor muydu ? 
Gideni beklemek yerine terk etmek nereden türemişti? 
Sorularla baş etmeye çalışıyor insan
Çocukluk aşkıyla araya giren mesafeler ilişkinin bitmesinin
habercisi oluyordu...
Başlamadan özlem
Kafada bitiyordu her şey.. 


Sabır insanoğlunun tozlu raflarında
Arayıp bulmaya ne arzu var ne çaba
Nasıl gelmiştik biz bu hale ? 
Beklemeyi nerede kaybetmiştik?
Yollar ihanetin habercisiydi insanın gözünde
Güven yok olmuş bir vakit artık... 
Güveni gidilen her mesafede camdan dışarı atıp, 
Ne arkasından yolcu ediyor
Nede hatırlamaya tenezzül ediyorduk...
Zamanla her şey nede kötü değişiyordu.
Dedelerin anlattıkları masal oluyordu artık,
Kainatta yaşanması mümkün olmayan...
Vedalar bitişin habercisi değil,
Ta kendisiydi artık
Sevdalar şiirin mısralarından öteye geçemiyor
Hayatı geçmişte yaşamakla yetiniyorduk.
Satır aralarında her kayboluşunda zihin,
Tekrar ediyordu yeniden;
Aşk bitmeseydi,
Geçmişi değil, zamanı okurduk... 

Saya Valentine

5 Şubat 2015 Perşembe

Varlık Savaşı

Kafasında kurduklarıyla savaşmaktan yorgun düşmüş…
Çalışmayan bedeninde ağrılar çekiyordu,
Farkındaydı en zor işin beyin yorgunluğu olduğunun.
Geçte olsa yaşam acılarla birlikte öğretmişti.
Boşta kaldığı her anı düşünmekle geçiyor.
Çıkamadığı zamanlar yaşantıdan geri kalıyor
Ne kendini görebiliyor nede gelen sesleri…
Hayatın ikilemlerine sıkışıp kalıyordu.


Dönüp geriye baktığında gerçekten bir mutluluk bile göremiyordu.
Her sevincin sonu hüsran…
İnsanlara imrenmekten kendine bakamaz olmuş,
Onların gittiği yolların cazibesini hedef bilmişti.
Geriye kim bakardı ki zaten…
Öndekilerle olan meşguliyeti yanına bile kör etmişti.
Kendine bakmayı unutup mutsuzluğa talim olan nicelerden biriydi oda.
Özenilen olduğunu bilmeden,özenerek geçen hayat.
Kendine geldiğinde insanlar, vakit mezara yakın oluyordu.
Zaman tükeniyor,
Gençlik yok olup gidiyordu.
Ne zamanın kıymeti biliniyor, ne tokluğun
Paylaştıklarımız olmak zor geliyordu.
Buyrulanı değil de
Bildiğini sandığını yapmanın hezimetini yaşıyordu insan
Zamanın sonunda.
Dönüp örünü film gibi seyrettiğinde fark ediyordu,
Elindekinin hep bir fazlasını istemekle geçen ömrün nasılda yokluktan ibaret olduğunu…
Görüyor,
Görmekle kalıyor.
Yerinden bile kımıldayamıyordu.
Vaktiyle kulağına asmadığı sözler geliyor aklına..
Hepsinin geldiğini görüyor,
Gençliğinin acizliğinde eziliyordu.
Önüne bakmanın ne boş olduğunu anlıyor,
Geriye bakmaya ne gücü yetiyordu, Nede kendi..
İş işten geçiyor fakat kimse görmüyordu.
Varlık savaşının mücadelesinin bir sinekle bile yok olacağını bilmiyordu insan…

4 Şubat 2015 Çarşamba

Sigara

Usulca oturduğu bankın üstünde
Akmaya yüz tutmuş gözyaşlarına engel olmaya çalışırken,bu
derece üzülmek için ne yaptığını sorgulamaya çalışıyordu.
Anın duygu yoğunluğundan çıkıp, düşüncelerini temizleyip sakinleşmeye
çalıştı. Gözyaşlarına sebep olanın aldığı çantasından bir sigara çıkarırken bir
damla yaş akıttı üstüne, ıslanınca daha ağır olur dedi ve çekti içine.. Derin
bir nefes gibi gözükse de, acı dolu yılları hapsetti ciğerlerine, boşa akan
zamanları.. Ne ciğerleri dayandı buna nede fazlasına nefesi...

Umursamaz bir edayla geri bırakırken dertleri düşünme
eylemine meyillendi. Hatalar neydi ? Nerede durmam nereye dönmem gerekiyordu.
Sigarası biterken usulca etrafına bakındı. Yeşile eşlik eden çocukları izledi.
Onlarla çocuk oldu.
Düştü 
Kalktı
Tekrar ağladı.
Yere attı sigarasını, başını vücudun dünyanın yükünü yükleyen
göz yüzüne kaldırdı.
Yağmur yağacaktı sanki.. 
Dünyada eşlik edecekti ağlamasına.
Sanki biz senin yanındayız dik dur diyordu kararan bulutlar
Sonra asıl hatasını fark etti.
Yere attığı izmaritin etrafta, o masum çocukların içinde ne
büyük bir kir olduğunu gördü. Kendi derdinin içinde bıraktığı gibi...
Uzaktan bir hiç, yakından bir dev gibi
Aklına geldi her şey
Zaman durdu o anda
İlk duygusallığını hissetti
İlk ağlayışını
İlk yaktığı sigaranın öksürüğü geldi aklına
İlkler birike birike ne büyük çöp yığınları oluşturuyor dedi.
Eğildi izmariti aldı sanki bir acısı yok olmuştu o anda
İçinde ki çöplüğü buldu ve ufaktan büyüğe düşünmeye başladı. 
Doğruldu derinden bir ya Allah nidasıyla
Artık içinde ki çöplüğü temizlemeye kararlıydı.
Ölçtü biçti yürürken kedilerle
Her yaşantının olumsuzlukları geldi aklına
Sorunsuz kimselerin olmadığını fark etti.
Dertlerin derecesini...
Şükür dedi
Buna da şükür
Bekleyenlerini bildi ve bekletmemek için gitti..
Yenilerini bulmak için bir şeylerin...

3 Şubat 2015 Salı

Damla damla

İzlediği yağmurda kaybolmak
Bazen de bir tek damlası olmak istiyordu
Gideni kendi başına bulmanın çaresizliğini
En yakınına bile aktaramazken
Kendi içinde uçsuz bucaksız savaşlar veriyordu
Yalnızlığın adıydı geceler
Bir başına yaşıyormuş hissi hep onunla...
Damla olmakta kesmiyordu artık
Yetişemiyor ulaşamıyordu amacına
Güçsüz düşmesi


Kuruyup gitmesi yakmıyordu canını,
Bulamayışın yaktığı kadar.
Giden arkasına bile bak(a)mazken
Her ufukta onu bulma hayali kavuruyordu bedeni
Damla yetmiyordu artık
Bulut olmak lazımdı.
Diyar diyar gezmeli
Bulmak için dolmalı
Doldukça taşmalı
Ona değebilme düşüncesiyle var olmalı... Yetmiyordu zaman
Vakit ayrılığa hiç gelmiyor
Her an onunla mesut bir şekilde yaşanıyordu da
Yağmur hep sürmüyordu..
Aynı solumanın bile verdiği mutluluklarda yoktu artık
Aynı toprakta bulunmakla yetinmek gerekiyor
Ona karışmak
Onunla olmak için yağmur olmak gerekiyordu
O olmak gerekiyor
Ona karışmak
Bir olmak
Beraber olmak
Her şey gerekiyor da onunla olan
Hiçbir şey gerçekleşmiyor...
Zaman akıyor da
Ölüm bir türlü gelmiyor…

21 Ocak 2015 Çarşamba

Gelseler...

Duruyor zaman
Duruyor insan da
Ne acılar duruyor
Ne de hayaller
En etkisiz elaman olduğumuz uykular bile huzursuz.
Yakanı bırakmıyor kafandan silmedikçe,
Dertler
Acılar
Gidenler...

Gidenlere ne de çok takılıyoruz.
Her akıl veren bundan dert yanıyor da
İçini kimse bilmiyor.
Unut demek bilmeyene pek kolay
Bu yüzden sessizde kalıyoruz.
Susuyoruz
Duymuyoruz.
Görmemek için var gücümüzle direniyoruz.
Zaman geçiyor,
Geceler sabahı zorda olsa buluyor ama
Giden dönmüyor,
Gelen çare olmuyor.
Korkudan kaçtığımız geceler
Tek çare,
Tek kurtuluş oluyor.
Dualar gözle göremediğimizi
Uykuda görmeye adanıyor.
Acı geliyor ama gitmek bilmiyor...
Vesselam

15 Ocak 2015 Perşembe

Çok saydık.



Ayrılığın uğradığı akşamların ortasındayım
Bir yanım sevdaya,
Bir yanım korkuya teslim.
Her adım atış bir çelişki, her çelişki yeni  sorular, her soru belirsizlik.
Cevaplanmayan ne çok soru vardı aslında
Ne çok bilinmezlik
Ne çok bilmediklerimiz vardı.
Korkuları bedenlerde büyütüp nasılda esiri olmuştuk.
Her adımın hesabını verir gibi yavaştık.

Mutluluğu da kaçırıyorduk, onu vereni de
Kendimize ne çok zararlar veriyorduk, hayal dünyası kurmalarımız ile.
Pireyi deve yapmak nede güzel geliyordu,
Şükürsüz bu gecelerde.
Ne çok biliyorduk kendimizi de,
Ne kadar ufak görüyorduk sizleri…
Kulelerin bile tepesindeydik bazen
En büyük sorun biz
En küçük siz oluyordunuz.
Mesafeleri hesaplamak yoktu hiç niyette,
Eminlik gökyüzünde.
Kabulleniş her şekilde,
İsyan bol biçimde.
Yokluğun tasvirine harcadığımız zamanı bulmalara hiç katmadık.
Olduğu gibi kabullendik, her şeyi yok saydık.
Geleni görmek yok oldu, herkesi o sandık.
Her kalıba bir beden
Her bedene bir ruh saldık.
Bir oturup da kendimize
Neyin varı çok saydık.

7 Ocak 2015 Çarşamba

İşte O'an

Otogardan kalkıyor can diyen
Son görüş son hissediş anları.. 
Bir daha göremeyecekmiş gibi elinde bulunduğu anı sonuna kadar değerlendiriyor.
Nefret ediyor ayrılık vaktini haber veren adamdan.
Bir ömür nefret ediyor hemde hiç tanımadan.
Gidiyor cana can katan
Bütün eksik bıraktıklar ile...
İstem dışı dur desede dudaklar,
Bir yandanda vedaya hazır gibi el sallıyor.
Biliyor aslında bu bir terkediliş değil ama korkuyor mesafelerden.
Yanında olamama korkusu yakıyor canı ve hiç bir ağrıya benzemiyor. 
İçi acıyor insanın, sanki giden yâr değilde içinden bir parça sökülüpte biniyor otobüse... 
Bildikleri korkutuyor belkide, zamanın kötülüğü... 
Biliyor mesafelerin sevdalara vurduğu darbeleri...
Burada başlıyor zaten ilk ayrılık
Yıpranan bozulan düzen ilk defa burada rahatsız ediyor, babasının annesine güvendiği gibi güvenemiyor.
İşte burada bitiyor...
Onun hislerine verdiği peşin hükümler..
Kendilerinide 'herkes' kefesine koyduğunda başlıyor ayrılık. 
Belli etmemek için mücadeleler versede,
Göz yaşları herşeyi seriyor ortaya, direnemiyor artik yer çekimine hiç bir hücresi
Yolun başında daha bitiyor kendisi, bitiriyor herkesi...
Korkularından korkan oluyor insanlar.
Bitirene attıkları suçları görmeden kızıyorlar,
Tutmuyorlar verilen sözleri
Yarım kalıyor...
Erken terkediyor güven tutulan tepeleri
Başaracağız nidalarında kaybediliyor,
Hayatın mutluluk olan devirleri.
Görmeden, haber bile alamayanlar böyle kalkıyor rafa,
Bitiriyor insan kendini kendi kendine.. 
Akıyor zaman
Geçiyor An
Ama bitmiyor yarın derdi..

1 Ocak 2015 Perşembe

O


Buluşmamıza kaç İstanbul sabahı kaldı ?

Güzelliği görmeye kaç asırlara bedel günler ?

Ne zaman doğacaktı güneş bizim için ?

Ne zaman aydınlanacaktı gözlerinle zihnim?

Ne zaman bakacaktım ben diye sana ?

Ne zamanlar ne zaman bitecekti ?


Düşünmek eylemini hayallerle birleştirince geçici mutluluklar nede güzel olurdu

Anlık tebessüm

Anlık huzur

Anlık sen dolu zamanlar

Anlık olması uzak ihtimal olan biz

Gözünü açana kadar her yer sen…

Herşey biz ..