Pages

11 Şubat 2014 Salı

Nereye gidiyoruz?

İnsanlar nerede? Biz mi kör olduk, hissetmez olduk, yoksa onlar mı kaçar oldu bizlerden? Etraf çok mu karanlık, ışıkları kim söndürdü? En yakınımız dediklerimiz nerede? Gece kafamızı yastığa koyduğumuzda neden güçsüzleşiyoruz ki? Soru sormak bizlerin elinde de cevapları kim çaldı? Bir yol gösterenimiz mi yok? Doğruyu yanlışı öğretenler var mıydı?
İnsan doğar, yaşar ve sonsuzluğa uzanır. Kendini bilmeye başladığı zaman asileşmesi de başlar aslında. Anne ve baba doğruyu öğretir aslında ama bize dışarıdaki yanlışlar daha cazip gelir. Yakın olmaya başlarsın insanlara ama bir o kadar uzak kendine.
Dost bulursun gündüzlerde yanında yürüyende, karanlıkta neredeler? Herkesi de almıyoruz hayatımıza ama neden geceleri acılar bizimle? En başında mı yakınımızı bulamıyoruz? Mutluyken huzurluyken hatırlamaz olup da acılar gelince neden O’na koşuyoruz? “Ben sana çok yakınım (bakara 186)” sözü gelir akla da neden Eyüp(a.s) hiç gelmiyor aklımıza? Neden mutluyken sadece biziz, ya da hep biziz? Neden ‘insanlar’ yok?
Soru çok cevap da. Bizler sormayı nasıl başarıyorsak cevapları da biz buluruz… Tek sorun nerede arayacağımızı bilmekte… Bende her gece soru sorar cevapsız kalırım. Kimi zaman cevap da bulurum. İnsanlardan acı hep geliyor bizlere gidenler, unutanlar, can yakanlar… Habili’de en yakını öldürmedi mi? Hüseyin’i?
Soru çok, cevap çok. Varsın çoğu da bizde kalsın. Kusurları örten burada da örter inşallah…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder